Deniz Öncü: Asıl hayalim MotoGP şampiyonluğu! Tek rakibim Toprak Razgatlıoğlu

Gamze Türk sordu; Red Bull’un genç sporcusu; sezona dair hedeflerini, sakatlık ve iyileşme sürecini, Sakarya’daki antrenman ortamını, kendisi gibi motosiklet yarışçısı olan ikizi Can Öncü ile rekabetini anlattı.

RÖPORTAJI YOUTUBE’DAN İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN

-Tebrik ederek başlamak istiyorum. Moto2 kariyerinin ilk podyumuna ulaştın. Neler hissediyorsun, senin adına nasıl geçti yarış?

Bir hayali yaşıyorum diyebilirim. Çocukluğumdan beri hep hayalini kurduğum yer kesinlikle MotoGP, benim şu an yarıştığım yerin bir üstü. Oraya adım adım yaklaştığımı görebilmek, başarılı bir şekilde ilerlemek beni çok mutlu ediyor. Bu podyum aslında çok farklı hissettirdi bana çünkü daha önce Türkiye’den kimse yapmamış, bir tek Kenan abim başarabilmiş. İkinci bir Türk olarak aynı tarihte ikimizin de adının yazıyor olması beni çok mutlu etti.

-Sezonun geri kalanı için hedeflerin ne? Bu yarış senin için bir motivasyon kaynağı oldu diyebilir miyiz?

Kesinlikle. Bu podyumu şöyle kabul etmek istiyorum, nicelerin ilki gibi… Bu sene bitmeden ilk zaferimi de almak istiyorum. Podyum yaptım diye bitti diye bir şey yok. Bu sezon zor başlamıştı benim için ama şu an gayet iyi gittiğim için hedeflerime daha olumlu bakabiliyorum.

-2 ay pistlerden uzak kaldın sakatlığın nedeniyle. Avusturya’da geri dönüşünü yaptın. Sakatlık sizler için en korkulu rüya ama bu sporun içerisinde de var. O süreci nasıl atlatın?

Açıkçası başta normal bir kırık gibi düşünüyordum. 3 hafta sonra pistlere geri dönerim gibisinden. Ama ameliyat olduktan sonra fark ettim ki 3 hafta benim için bir hayal. Çünkü 3’üncü haftaya girdiğim zaman elimde hala bir hareket yoktu. Elim halen çok şişti. O zaman tekrardan kontrollere gittim. Açıkçası çok umursamamıştım çünkü güvendiğim bir doktorum vardı, ameliyatı olduktan sonra yatıp dinleniyordum. Baya ciddi bir kırığım olduğunu fark ettim. Sakatlık sürecimin uzun süreceğini 3’üncü haftamda anladım. Bir, iki hafta daha dinlenmeye devam ettim sonra Avusturya’ya tedavi olmaya gitmiştim. Baya uzun sürdü, 2 ayı da geçmiştir. Ama geri dönebildiğim için çok mutluyum.

-Bir röportajında tekrar yarışmaya başladığında aslında elini istediğin şekilde kullanamadığını belirtmiştin. O durumda nasıl yarışıyorsun?

Acı insanın yaşadığını hissettirir. Acısa da öldürmez, bir şey olmaz. Hissediyorum, elim var evet, bir sıkıntı yok. Biraz hareket olarak zorluyor beni ama zorlasa da podyum yapabildiğimize göre bir sıkıntı yok.
-Hazır sakatlıktan konuşmaya başladık. Motor sporları çok tehlikeli. Bir anda kendini havada savrulurken bulabiliyorsun. Bu senin değil başkasının hatasından da kaynaklanabiliyor. Bunu nasıl göze alabiliyorsun?
Düşünmeyerek. Çok fazla düşünürsen illaki içine bir korku girer. Sonuçta 300’ün üstünde bir hıza ulaşabiliyorsun pistte, yüksek hızlar bunlar. Sakatlanma ihtimalini düşünmeye başlarsan odaklanamazsın, geri kalmaya başlarsın. Riskleri asla aklıma getirmemeye çalışıyorum.

-Biraz Sakarya’dan konuşalım. Ben de birkaç defa geldim. Çok güzel bir pistiniz ve çok güzel bir ortamınız var. En önemlisi de antrenmanlarda çok yetenekli rakiplerin var. Antrenmanlar nasıl geçiyor ve kendini şanslı hissediyor musun?

Çok şanslıyım aslında. Kenan abimin kurduğu kulüp gibi bir şey var. İçinde ben, Toprak abim, kardeşim, Bahattin ve şimdi yeni bir öğrencimiz var Berkay. Güzel bir antrenman ortamımız var, aile ortamımız var. Herkes çok başarılı, kendi kategorisinde en üstlere oynadığı, hızlı olduğu için zorlu antrenman günleri geçebiliyor bazen. Günden güne performansımız da değişebiliyor. Bir gün Toprak abim, bir gün ben, bir gün kardeşim iyi oluyor. Kabullenmek diye de bir şey yok, herkes en iyi olduğunu göstermek istediği için illaki kazalar, vurmalar, küçük tartışmalar olabiliyor. Zaten işi eğlenceli kılan da bu. Her gün aynı şeyler olduğu sürece eğlenemezsin. Bir fark olması gerekir. Güzel tartışmalar döndüğü için benim hoşuma gidiyor açıkçası.

-Rekabet sadece pistte bitmiyor bazen röportajlara da yansıyor. Toprak’ı bir kenara koyuyorum, sen, Can ve Bahattin minik minik atışıyorsunuz. Bu da sizin kendinizi motive etme yöntemlerinizden biri mi?

Kendi aramızda kötü şeyler olabilir. Bunu medyaya ya da dışarıya vurmayı hoş bulmuyorum. Ama yapacak bir şey yok. Hırs sonuçta her insanın içinde olabilir.

-Anlık mı gelişiyor bunlar yoksa planlı mı?

Öyle bir şey yok. Ben bugün Bahattin’i nasıl kötüleyebilirim, kardeşimi nasıl geçebilirim, nasıl laf atabilirim diye düşünmüyorum. Anlık gelişiyor, içinden ne geçiyorsa dışarı vuruyorsun.

-İkizinle rekabet eve gittiğinde de devam ediyor mu?

Keşke sadece motor sürmek olsa biz her şeyde rekabet ederiz. Anne karnından çıkarken bile rekabet ile çıkmışız, önce kim çıkacak olayıyla bizim yarışımız başlamış.

-Önce kim doğdu?

Allah’a şükür ben doğmuşum ilk. İlk yarışı ben kazanmışım. Aslında bizde şöyle bir şey var; kim daha çok yer, kim en hızlı yer ya da kim bisikleti daha hızlı sürer, kim daha uzağa atlar, affedersin kim daha uzağa işeyecek, her şeyde yani… Bizim her şeyde rekabetimiz vardır.

-Toprak Razgatlıoğlu hakkında konuşmadan olmaz. Yeni bir takımda tarih yazıyor. Kenan Sofuoğlu’ndan sonra sizler için çok önemli bir örnek olduğunu düşünüyorum. Artık herkes onu MotoGP’de görmek istiyor. Sen ne düşünüyorsun?

Bence Toprak abimin kendisi bile bu senenin böyle geçeceğini düşünmemiştir. Şu anda rüyada gibi. Son 13 yarışın hepsini kazandı, inanılmaz bir fark atıyor rakiplerine. Sanki başka bir dünyada yarışıyormuş gibi. Bunu sadece yarıştığı yerde değil, Sakarya’da da görüyoruz, son zamanlarda gerçekten çok hızlı. Biz bile ona zor kafa tutuyoruz diyebilirim. Günden güne değişiyor ama şu an genel olarak tek rakibimiz Toprak abim diyebilirim. MotoGP için bence hazır çünkü rakipleri artık onu kesmiyor, daha farklı daha güçlü isimler lazım. Toprak abim zaten kendi yeteneğini de ortaya koydu, gösterdi. Bence MotoGP’ye geçerse orada da yargı dağıtabilir ama çok da erken geçmesini istemiyorum. Beni beklerse güzel olur. Çünkü MotoGP’de yarış kazana ilk Türk ben olmak istiyordum. Benden önce geçerse orada küçük sıkıntılar çıkabilir. Mümkünse beraber geçelim, beraber alışalım.

-MotoGP’nin senin de hedef noktan olduğunu söylüyorsun. Ne zaman bu hedefine ulaşacağına inanıyorsun?

Açıkçası benim hayalim MotoGP derken, oraya çıkınca hayalime ulaşmış olmayacağım. O sadece bir tarafı. Çıktıktan sonra asıl hayalim MotoGP’de şampiyon olmak, yarışlar kazanmak. Deniz Öncü ismini orada da duyurabilmek. Oraya çıkıp, bir sene sonra ismi motor sporlarından tamamen silinmiş bir sürü pilot var. Benim amacım o silinenlerden biri değil, tarih yazanlardan biri olmak. Eğer bunu başarabilirsem, hayalimi yaşıyorum diye gururlanabilirim.